Uyku Tıbbı

Uyku Tıbbı Tıp bilimi son 40 yıl içinde yapılan gerek temel bilimler alanında, gerekse klinik uyku çalışmaları yaşamımızın üçte birinin geçtiği uyku sırasında ve hatta uykunun nonREM ve REM dönemlerinde organizmanın farklı reaksiyonlar verdiğini ve fizyolojinin bu dönemlerle ilişkili olarak farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. 
 
Yaklaşık 50 yıl önce REM uykusunun bulunmasının ardından, non-REM, REM fazlarının gece uykusu boyunca sıklık olarak değişiminin keşfi, standart uyku skorlama tekniğinin oluşturulması, obstrüktif uyku apne sendromunun tanımı, mekanizmalarının anlaşılarak tedavi yaklaşımlarının getirilmesi, narkolepsinin geninin bulunması, parasomnilerin farkına varılarak, epilepsilerden ayırdedilir ve tedavi edilebilir hale gelmesi, insomni tedavisinde farmakoterapi alanındaki gelişmeler, iş hayatı, verimlilik ve trafik kazları ile uyku ve uyku bozukluklarının ilişkilerinin ortaya konması uyku ve bozukluklarının ayrı bir disiplin olmasında önemli kaldırım taşlarını oluşturmuştur.   Uyku Tıbbı Ne İle Uğraşır? Genel anlamda Uyku Bozuklukları Bilimi, uyanıklık ve uyku gibi farklı iki şuur durumunun birbirini etkileyen hastalıklarının tanı ve tedavisi ile uğraşır. 
 
- Uykunun kendisine ait bozukluklar,
- Uykuda ortaya çıkıp uyanıklık fonksiyonlarının bozulmasına sebep olan hastalıklar
- Uyanıklıkta ortaya çıkıp uykuyu etkileyen hastalıklar, 
bu bilim dalı içinde incelenir. 
 
Uyku tıbbı, geniş bir hastalık yelpazesine sahip olması nedeniyle nöroloji, göğüs hastalıkları, psikiyatri, KBB iç hastalıkları (kardiyoloji, gastroenteroloji, endokrinoloji, geriatri), ve pediyatri başta olmak üzere diğer bilim dalları ile birlikte multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Mültidisipliner yaklaşım içinde klinik bilim dalları yanında temel bilimleri de unutmamak gerekir. 
 
Uyku Tıbbı'nın neden son yıllarda hızla gelişerek, uyku bozuklukları merkezlerinin her hastanede yer alan merkezler haline geldiğini bazı çarpıcı rakamlar daha iyi açıklayacaktır.
 
Uykusuzluk toplumun %90'nın hayatının bir döneminde yaşadığı bir problem olup, 2 aydan uzun süre ve haftada 2-3 geceden sık olarak bu problemi yaşayanların, başka bir deyişle kronik uykusuzların oranı %30 dur. İnsanların %10 u kronik uykusuzluk için ilaç kullanmaktadır.
 
Uykusuzluk sebeplerinin % 30 unu oluşturan huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğu spesifik tedavisi olan ve uyku bozuklukları merkezlerinde tanı konabilen hastalıklardır.
 
Obstrüktif uyku apne sendromu toplumda en az % 4-5 oranında görülen bir sendromdur. Bu sıklıkta görülen, semptomları ve komplikasyonları nedeniyle hastanın yaşıtlarından 8-16 misli daha fazla sağlık harcaması yapmasına sebep olan ve maalesef tanı konulmakta ortalama 8 sene zaman kaybedilen başka bir hastalık yoktur. Obstrüktif uyku apne sendromu hipertansiyonlu hastalarda % 50 oranında görülmekte, aynı şekilde obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda % 50 oranında hipertansiyon bulunmaktadır. Obstrüktif uyku-apne sendromu vasküler hastalıklar için bilinen tüm risk faktörlerinden daha önemli olması ve diğer risk faktörlerini de bünyesinde bulundurması dolayısı ile ayrıca önem kazanmaktadır. Miyokard enfarktı veya inme nedeniyle izlenen hastaların % 60-70'inde obstrüktif uyku apne sendromunun varlığı saptanmıştır. Son olarak trafik ve iş kazalarında obstrüktif uyku apne sendromunun rolü anlaşılmış, Dünya’yı sarsan büyük facialarda ve trafik kazalarının hemen hemen yarısında uyku apne sendromlu hastaların uykululuklarının sorumlu olduğu kesinleşmiştir.

Sizde Yorum Yapın